Haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Enflasyonun tamamen olmaması



Enflasyonun tamamen olmaması, ekonominin gelişimi için bazı zorluklar yaratabilir. İşte bu durumun ekonomik büyümeyi nasıl etkileyebileceğine dair birkaç neden:

  1. Yatırım teşvikinin azalması: Fiyatlar sabit kaldığında veya düştüğünde, insanlar ve işletmeler harcama yapmayı erteleme eğiliminde olabilir. Bu, ekonomideki toplam talebi azaltabilir.
  2. Borç yükünün artması: Enflasyon olmadığında, borçların reel değeri zamanla azalmaz. Bu, borçluların borçlarını ödemekte zorlanmasına neden olabilir.
  3. Ücret esnekliğinin azalması: Enflasyon olmadığında, işverenler nominal ücretleri düşürmekte zorlanabilir. Bu, ekonomik şoklara uyum sağlamayı zorlaştırabilir.
  4. Parasal politika sınırlamaları: Çok düşük enflasyon veya deflasyon durumunda, merkez bankaları faiz oranlarını sıfıra veya sıfırın altına indirmekte zorlanabilir, bu da ekonomiyi canlandırma yeteneklerini sınırlar.
  5. İnovasyon ve girişimciliğin yavaşlaması: Fiyatlar ve karlar artmadığında, yeni iş fikirleri ve teknolojilere yatırım yapma motivasyonu azalabilir.

Ancak, çok yüksek enflasyonun da ekonomiye zarar verebileceğini belirtmek önemlidir. Genellikle, düşük ve istikrarlı bir enflasyon oranı (örneğin %2-3 civarında) ekonomik büyüme için ideal kabul edilir.

Reel sektör darboğazda, kredi sorunu büyüyor | Makro iktisat fetişi ve seçimler | Özge Öner

 



Reel sektör kredi sıkıntısı yaşarken, ekonomik politikalar ve seçimlerin etkileri tartışılıyor, inşaat sektörü arz sorunlarıyla mücadele ediyor ve muhalefetin seçim stratejileri sorgulanıyor.

Vurgular
Reel sektörde kredi sorunu büyüyor ve ekonomi darboğazda
Reel sektörde kredi sorunu büyüyor ve iktisatçıların önemi vurgulanıyor
Reel sektördeki kredi sorunu ve seçimler nedeniyle yaşanan belirsizlikler
İnşaat sektöründe yaşanan daralmaya dair önemli bilgiler
Reel sektördeki finansmana erişim sorunu büyüyor ve kredi darboğazı yaşanıyor
Reel sektörde kredi sorunu büyüyor ve makro ekonomik durum önemli bir faktör haline geliyor
Reel sektörde kredi sorunu büyüyor ve makro iktisat analizi seçim sonuçlarına etki ediyor.
Tarım sektöründe meydana gelen değişiklikler ve çiftçilerin tepkileri

İzmir İktisat Kongresi - Ekonomik Görünüm | 10.11.2022



Türkiye'nin Yüksek Teknoloji İhracatını Artırmak İçin 50 Madde



  1. Ar-Ge yatırımlarını artırmak: Türkiye'nin GSYH'sinin %1'inden az olan Ar-Ge harcamalarını, gelişmiş ülkeler seviyesine (%2-3) çıkarmak. Bu, özel sektör Ar-Ge teşviklerini artırmak, kamu Ar-Ge harcamalarını yükseltmek ve üniversitelerdeki araştırma fonlarını genişletmek yoluyla gerçekleştirilebilir.
  2. Üniversite-sanayi işbirliğini güçlendirmek: Akademik araştırmaların ticarileştirilmesini kolaylaştıracak mekanizmalar geliştirmek. Örneğin, ortak araştırma merkezleri kurmak, sanayi doktoraları programları başlatmak ve akademisyenlerin sanayi projelerinde yer almasını teşvik etmek.
  3. Teknoloji transfer ofislerini geliştirmek: Üniversitelerdeki teknoloji transfer ofislerinin kapasitesini artırmak. Bu ofislerin, patent başvuruları, lisanslama anlaşmaları ve spin-off şirket kurulumları konusunda daha etkin hizmet vermesini sağlamak.
  4. Patent başvurularını teşvik etmek: Patent başvuru süreçlerini kolaylaştırmak, maliyetleri düşürmek ve patent sahipliği konusunda farkındalığı artırmak. Ayrıca, patentlerin ticarileştirilmesi için destek programları oluşturmak.
  5. Yüksek teknoloji kümelenmelerini desteklemek: Belirli teknoloji alanlarında uzmanlaşmış bölgesel kümelenmeleri teşvik etmek. Örneğin, İstanbul'da fintech, Ankara'da savunma teknolojileri, İzmir'de biyoteknoloji gibi odak alanları belirleyip, bu alanlarda ekosistem oluşumunu desteklemek.
  6. Nitelikli işgücü yetiştirmek için eğitim sistemini iyileştirmek: STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) eğitimine ağırlık vermek, coding ve dijital okuryazarlık derslerini müfredata eklemek. Ayrıca, üniversitelerde endüstri 4.0 ve ileri teknoloji alanlarında yeni programlar açmak.
  7. Yabancı yatırımcıları çekmek için teşvikler sunmak: Yüksek teknoloji yatırımları için özel vergi indirimleri, arazi tahsisi, altyapı desteği gibi teşvikler sunmak. Ayrıca, yabancı uzmanlar için çalışma izni süreçlerini kolaylaştırmak.
  8. Dijital altyapıyı güçlendirmek: 5G ve fiber internet altyapısını yaygınlaştırmak, veri merkezleri kurmak, siber güvenlik altyapısını güçlendirmek. Bu, hem yerli teknoloji şirketlerinin gelişimini destekleyecek hem de yabancı yatırımcılar için ülkeyi cazip hale getirecektir.
  9. Teknoloji odaklı girişimlere finansman sağlamak: Erken aşama teknoloji şirketleri için risk sermayesi fonlarını artırmak, melek yatırımcılığı teşvik etmek ve kamu destekli girişim sermayesi fonları oluşturmak.
  10. Vergi teşvikleri ile yüksek teknoloji yatırımlarını desteklemek: Ar-Ge harcamaları için vergi indirimleri sunmak, yüksek teknoloji ürünleri ihracatında vergi avantajları sağlamak ve teknoloji şirketleri için kurumlar vergisi oranlarını düşürmek.
  11. Uluslararası teknoloji işbirlikleri geliştirmek: AB Horizon Europe gibi uluslararası Ar-Ge programlarına katılımı artırmak, çok uluslu teknoloji şirketleriyle ortak projeler geliştirmek ve yabancı üniversitelerle işbirliği anlaşmaları imzalamak.
  12. Teknoloji ihracatı yapan firmalara özel destek programları oluşturmak: İhracat kredileri, pazarlama destekleri, uluslararası fuar katılım destekleri gibi özel programlar geliştirmek. Ayrıca, bu firmalara yönelik danışmanlık hizmetleri sunmak.
  13. Yüksek teknoloji ürünleri için markalaşma stratejileri geliştirmek: "Türk Malı" imajını yüksek teknoloji ile özdeşleştirmek için ulusal bir marka stratejisi oluşturmak. Teknoloji şirketlerinin global markalaşma süreçlerini desteklemek için özel programlar uygulamak.
  14. Teknoloji odaklı serbest bölgeler kurmak: Yüksek teknoloji üretimi ve ihracatı için özel serbest bölgeler oluşturmak. Bu bölgelerde vergi avantajları, gümrük muafiyetleri ve özel altyapı hizmetleri sunmak.
  15. Kamu alımlarında yerli yüksek teknoloji ürünlerine öncelik vermek: Kamu ihalelerinde yerli teknoloji ürünlerine belirli oranlarda kota koymak veya fiyat avantajı sağlamak. Bu, yerli teknoloji şirketlerinin büyümesini ve referans kazanmasını sağlayacaktır.
  16. Teknoloji diplomasisi yürütmek: Büyükelçiliklerde teknoloji ataşelikleri oluşturmak, uluslararası teknoloji forumlarında aktif rol almak ve teknoloji odaklı ticaret anlaşmaları imzalamak.
  17. Yapay zeka ve robotik alanlarında uzmanlaşmak: Ulusal yapay zeka stratejisi oluşturmak, robotik ve otomasyon alanında Ar-Ge merkezleri kurmak ve bu alanlarda çalışacak uzmanlar yetiştirmek için özel eğitim programları başlatmak.
  18. Biyoteknoloji ve nanoteknoloji alanlarına yatırım yapmak: Bu alanlarda ulusal araştırma merkezleri kurmak, özel sektör yatırımlarını teşvik etmek ve uluslararası işbirlikleri geliştirmek.
  19. Uzay ve havacılık teknolojilerine odaklanmak: Ulusal uzay ajansının çalışmalarını hızlandırmak, uydu teknolojileri ve insansız hava araçları gibi alanlarda yerli üretimi artırmak.
  20. Yeşil teknolojiler ve yenilenebilir enerji alanlarında liderlik hedeflemek: Güneş paneli, rüzgar türbini, enerji depolama sistemleri gibi alanlarda yerli üretimi teşvik etmek. Temiz enerji Ar-Ge'sine yatırım yapmak ve bu alanda global bir oyuncu olmayı hedeflemek.
  21. 5G ve ötesi iletişim teknolojilerinde yerli üretimi artırmak: 5G altyapı ekipmanları ve yazılımları konusunda yerli üretimi desteklemek. 6G teknolojileri için erken aşama araştırmalara başlamak.
  22. Siber güvenlik alanında yetkinlik kazanmak: Ulusal siber güvenlik stratejisi geliştirmek, siber güvenlik uzmanları yetiştirmek ve yerli siber güvenlik çözümleri üreten şirketleri desteklemek.
  23. Blokzincir teknolojisinde inovasyon yapmak: Blokzincir tabanlı uygulamalar için yasal altyapı oluşturmak, bu alanda Ar-Ge çalışmalarını desteklemek ve fintech sektöründe blokzincir kullanımını teşvik etmek.
  24. Kuantum bilgisayar teknolojilerine yatırım yapmak: Kuantum hesaplama alanında araştırma merkezleri kurmak, bu alanda çalışacak uzmanlar yetiştirmek ve uluslararası işbirlikleri geliştirmek.
  25. Endüstri 4.0 uygulamalarını yaygınlaştırmak: Akıllı fabrikalar, nesnelerin interneti, büyük veri analitiği gibi Endüstri 4.0 teknolojilerinin adaptasyonunu teşvik etmek. Bu alanda danışmanlık ve finansman destekleri sunmak.
  26. Teknoloji odaklı ihracat stratejisi geliştirmek: Yüksek teknoloji ihracatını artırmak için sektör ve ülke bazlı hedefler belirlemek. Bu hedeflere ulaşmak için özel teşvik ve destek programları uygulamak.
  27. Teknoloji şirketlerinin halka arzını teşvik etmek: Teknoloji şirketleri için özel bir borsa endeksi oluşturmak, halka arz süreçlerini kolaylaştırmak ve bu şirketlere vergi avantajları sunmak.
  28. Yüksek teknoloji ürünleri için lojistik altyapıyı iyileştirmek: Hava kargo kapasitesini artırmak, gümrük süreçlerini hızlandırmak ve e-ihracat altyapısını güçlendirmek.
  29. Teknoloji odaklı girişimcilik ekosistemine destek vermek: Kuluçka merkezleri ve hızlandırma programları kurmak, mentor ağları oluşturmak ve girişimcilik eğitimlerini yaygınlaştırmak.
  30. Yazılım ihracatını artırmak için özel programlar uygulamak: Yazılım ihracatı yapan firmalara vergi muafiyetleri sağlamak, bu firmaların yurtdışı pazarlama faaliyetlerini desteklemek ve yazılım mühendisliği eğitimini güçlendirmek.
  31. Tersine beyin göçünü teşvik etmek: Yurtdışındaki Türk bilim insanları ve mühendislerin Türkiye'ye dönmesini teşvik etmek için özel programlar uygulamak. Örneğin, araştırma fonları, vergi avantajları ve kariyer fırsatları sunmak.
  32. Teknoloji alanında uluslararası standartların belirlenmesinde söz sahibi olmak: Uluslararası standart belirleme kurulularında aktif rol almak, Türk uzmanların bu kurullarda yer almasını sağlamak ve standartlara uygun ürün geliştirmeyi teşvik etmek.
  33. Fikri mülkiyet haklarının korunmasını güçlendirmek: Patent ve telif hakları konusunda yasal düzenlemeleri güçlendirmek, fikri mülkiyet ihlallerine karşı caydırıcı cezalar uygulamak ve bu konuda farkındalık yaratmak.
  34. Teknoloji odaklı mesleki eğitim programları geliştirmek: Yüksek teknoloji sektörlerinin ihtiyaç duyduğu ara eleman ihtiyacını karşılamak için özel mesleki eğitim programları oluşturmak. Sanayi-okul işbirliğini güçlendirmek.
  35. Yüksek teknoloji ihracatı için hedef pazarlar belirlemek ve bu pazarlara özel stratejiler geliştirmek: Belirli teknoloji alanlarında potansiyel ihracat pazarlarını analiz etmek ve bu pazarlara yönelik özel pazarlama ve satış stratejileri geliştirmek.
  36. Teknoloji şirketlerine yönelik bürokrasiyi azaltmak: Teknoloji şirketlerinin kuruluş, faaliyet ve ihracat süreçlerini basitleştirmek. E-devlet uygulamalarını yaygınlaştırarak bürokratik işlemleri hızlandırmak.
  37. Açık inovasyon platformları oluşturmak: Büyük şirketler, KOBİ'ler ve start-up'lar arasında işbirliğini artıracak açık inovasyon platformları kurmak. Bu platformlarda fikir alışverişi ve ortak proje geliştirme faaliyetlerini teşvik etmek.
  38. Yüksek teknoloji ürünleri için test ve sertifikasyon altyapısını geliştirmek: Ulusal ve uluslararası standartlara uygun test ve sertifikasyon merkezleri kurmak. Bu merkezlerin akreditasyonunu sağlayarak, Türkiye'de üretilen yüksek teknoloji ürünlerinin global pazarlarda kabulünü kolaylaştırmak.
  39. Teknoloji odaklı kamu-özel sektör ortaklıkları kurmak: Büyük ölçekli teknoloji projelerini hayata geçirmek için kamu-özel sektör ortaklık modelleri geliştirmek. Bu ortaklıklar aracılığıyla riskin paylaşılmasını ve özel sektör dinamizminin kamu kaynaklarıyla birleştirilmesini sağlamak.
  40. Teknoloji ihracatı yapan KOBİ'lere özel destek programları uygulamak: KOBİ'lerin yüksek teknoloji ürünleri geliştirmesini ve ihraç etmesini teşvik etmek için özel finansman, danışmanlık ve eğitim programları oluşturmak. Bu firmaların uluslararası pazarlara açılmasını kolaylaştıracak ağlar ve platformlar kurmak.
  41. Yüksek teknoloji alanında uluslararası fuarlara katılımı desteklemek: Türk teknoloji şirketlerinin CES, Mobile World Congress gibi prestijli uluslararası fuarlara katılımını finansal olarak desteklemek. Bu fuarlarda Türkiye pavilyonları oluşturarak ülke imajını güçlendirmek.
  42. Teknoloji odaklı yatırım fonlarını teşvik etmek: Yüksek teknoloji alanında faaliyet gösteren şirketlere yatırım yapacak özel fonların kurulmasını teşvik etmek. Bu fonlara vergi avantajları sağlamak ve kamu kaynaklarıyla eşleştirme (matching) fonları oluşturmak.
  43. Yüksek teknoloji ihracatı için dijital pazarlama stratejileri geliştirmek: Türk teknoloji şirketlerinin dijital pazarlama yeteneklerini geliştirmek için eğitim ve danışmanlık hizmetleri sunmak. E-ihracat platformlarının kullanımını yaygınlaştırmak ve bu platformlarda Türk teknoloji ürünlerinin görünürlüğünü artırmak.
  44. Teknoloji alanında uluslararası öğrenci değişim programlarını artırmak: Yabancı öğrencilerin Türkiye'deki teknoloji bölümlerinde eğitim almasını teşvik etmek. Türk öğrencilerin de yurtdışındaki prestijli teknoloji üniversitelerinde eğitim almasını destekleyecek burs programları oluşturmak.
  45. Yüksek teknoloji ürünleri için kalite standartlarını yükseltmek: Uluslararası kalite standartlarına uyum konusunda firmalara destek vermek. Kalite yönetim sistemleri, ürün güvenliği ve çevre standartları konusunda eğitim ve danışmanlık hizmetleri sunmak.
  46. Teknoloji odaklı think-tank'ler kurmak ve desteklemek: Yüksek teknoloji politikaları konusunda araştırma yapacak, öneriler geliştirecek bağımsız düşünce kuruluşlarının kurulmasını teşvik etmek. Bu kuruluşların çalışmalarını politika yapım süreçlerine dahil etmek.
  47. Yüksek teknoloji ihracatı yapan firmalara vergi indirimleri sağlamak: İhracat gelirlerinin belirli bir yüzdesini Ar-Ge'ye ayıran firmalara ek vergi indirimleri sunmak. Yüksek teknoloji ihracatının toplam ihracat içindeki payını artıran firmalara kademeli vergi avantajları sağlamak.
  48. Teknoloji transferi ve adaptasyonu için mekanizmalar geliştirmek: Yurtdışından teknoloji transferini kolaylaştıracak yasal düzenlemeler yapmak. Teknoloji transferi yapan firmalara finansal destekler sağlamak ve bu teknolojilerin yerel ekosistemlere adaptasyonunu desteklemek.
  49. Yüksek teknoloji ihracatı için B2B platformlar oluşturmak: Türk yüksek teknoloji ürünlerini global alıcılarla buluşturacak özel B2B platformlar geliştirmek. Bu platformlarda sanal fuarlar, eşleştirme etkinlikleri ve ürün tanıtım olanakları sunmak.
  50. Teknoloji odaklı ekonomik diplomasiyi güçlendirmek: Dış temsilciliklerde teknoloji ataşelikleri oluşturmak. Yurtdışı ziyaretlerde ve uluslararası anlaşmalarda yüksek teknoloji işbirliklerine öncelik vermek. Türkiye'nin teknoloji üssü olma vizyonunu uluslararası platformlarda etkin bir şekilde tanıtmak.


Günden Kalanlar - BYD Yatırımı Kuşak Yol Projesi İçin Ne İfade Ediyor? | 11 Temmuz 2024

 



10 Temmuz - Ahmet Kasım Han

 



Çıplak pozisyon (naked position)



Çıplak pozisyon (naked position) terimi genellikle finansal piyasalarda kullanılır ve yatırımcının belirli bir varlığa ilişkin açık pozisyonunun, koruyucu veya dengeleyici bir hedge pozisyonu olmadan tutulduğunu ifade eder. Bu tür pozisyonlar daha yüksek risk taşır çünkü piyasa hareketleri doğrudan yatırımcının kârını veya zararını etkiler. Çıplak pozisyonlarda, yatırımcılar fiyat değişikliklerine tamamen maruz kalır ve bu da potansiyel olarak büyük kazançlar veya kayıplar anlamına gelebilir.

Örneğin, bir yatırımcı herhangi bir koruma stratejisi kullanmadan bir hisse senedinde uzun (long) pozisyon aldığında, bu pozisyon çıplak pozisyon olarak kabul edilir. Benzer şekilde, bir yatırımcı bir opsiyonu başka bir pozisyonla dengelemeden sattığında, bu da çıplak pozisyon olarak adlandırılır.

Yatırım yaparken çıplak pozisyon almak, yatırımcının piyasadaki hareketlere karşı tamamen savunmasız olduğu anlamına gelir ve bu nedenle genellikle daha deneyimli veya risk toleransı yüksek yatırımcılar tarafından tercih edilir.


Tabii ki! İşte çıplak pozisyonun ne anlama geldiğini açıklayan örnek bir senaryo:

Senaryo: Hisse Senedi Yatırımı

Ali, hisse senedi piyasasında işlem yapan bir yatırımcıdır. Teknoloji sektöründe büyük bir potansiyel gördüğü için ABC Teknoloji Şirketi'nin hisse senetlerini satın almaya karar verir. Ali, ABC Teknoloji Şirketi'nin hisse senedini 100 TL'den 1000 adet satın alır. Bu durumda, Ali'nin toplam yatırımı 100,000 TL olur.

Çıplak Pozisyon Durumu

  • Ali, bu hisse senetlerini satın aldıktan sonra herhangi bir koruma (hedge) stratejisi kullanmaz.
  • Ali, bu pozisyonda çıplak bir pozisyon almış olur. Yani, hisse senedinin fiyatındaki tüm dalgalanmalara tamamen maruz kalır.

Potansiyel Risk ve Getiri

  • Eğer ABC Teknoloji Şirketi'nin hisse fiyatı 120 TL'ye yükselirse, Ali'nin pozisyonu 20,000 TL kar eder (120,000 TL - 100,000 TL).
  • Ancak, eğer hisse fiyatı 80 TL'ye düşerse, Ali'nin pozisyonu 20,000 TL zarar eder (80,000 TL - 100,000 TL).

Hedge Kullanımı Durumu (Çıplak Olmayan Pozisyon)

  • Ali, riskini azaltmak için aynı anda bir satım (put) opsiyonu satın alarak kendini hedge edebilirdi. Örneğin, Ali 90 TL kullanım fiyatlı bir put opsiyonu satın alsaydı, hisse fiyatı 90 TL'nin altına düşerse bu opsiyon Ali'ye kayıplarını sınırlama imkanı tanırdı.
  • Bu durumda Ali'nin pozisyonu korumalı (hedged) bir pozisyon olurdu ve hisse fiyatının düşmesi durumunda zararları daha sınırlı olurdu.

Bu örnekte, Ali'nin çıplak pozisyonda olması, herhangi bir koruyucu tedbir almadan tamamen piyasa dalgalanmalarına maruz kaldığı anlamına gelir. Bu, hem büyük kazançlar hem de büyük kayıplar için potansiyel taşır.

C2C modeli (Consumer to Consumer) nedir?




C2C modeli (Consumer to Consumer), tüketicilerin doğrudan diğer tüketicilere mal veya hizmet sattığı bir iş modelidir. Bu modelde, genellikle bir aracı platform (örneğin, e-ticaret siteleri veya online pazaryerleri) üzerinden bireyler arasında ticaret yapılır. C2C modeli, ikinci el ürünlerin satışı, el yapımı ürünlerin pazarlanması veya hizmet sunumu gibi çeşitli alanlarda yaygın olarak kullanılır.


C2C iş modelinin bazı önemli özellikleri şunlardır:


Doğrudan Tüketici İletişimi: Satıcılar ve alıcılar doğrudan iletişim kurarak alışveriş yaparlar.

Çeşitli Ürün ve Hizmetler: Kullanılmış ürünler, el yapımı eşyalar, koleksiyon ürünleri ve çeşitli hizmetler bu modelle satılabilir.

Aracı Platformlar: Genellikle, eBay, Letgo, Sahibinden gibi platformlar bu tür işlemlerin yapılmasını sağlar.

Düşük Maliyet: Geleneksel perakende satış yöntemlerine kıyasla daha düşük maliyetlidir çünkü fiziksel mağaza gerektirmez.

Güven ve İtibar: Alıcılar ve satıcılar, genellikle kullanıcı yorumları ve puanlamalarına dayalı olarak güven oluştururlar.

C2C modeli, özellikle internetin ve mobil uygulamaların yaygınlaşmasıyla birlikte oldukça popüler hale gelmiştir. Bu model, hem bireysel satıcılar için gelir elde etme fırsatı sunar hem de alıcılar için genellikle daha uygun fiyatlarla ürün veya hizmet bulma imkanı sağlar.

İş Yatırım - Kutuda neler var? Yapay Zeka - Dijital İkiz - Robotik

 




Carry Trade nedir?



Carry Trade, finansal piyasalarda sıkça kullanılan bir yatırım stratejisidir. Bu strateji, düşük faiz oranına sahip bir para birimi ile borçlanarak, daha yüksek faiz oranına sahip bir başka para birimine yatırım yapma prensibine dayanır. Amaç, iki para birimi arasındaki faiz farkından kar elde etmektir. İşte carry trade hakkında daha detaylı bir açıklama:


Faiz Farkı: Carry trade stratejisinin temel amacı, düşük faiz oranına sahip bir para biriminde borçlanmak (short pozisyon almak) ve bu borçlanılan para birimini yüksek faiz oranına sahip bir para birimine yatırmaktır (long pozisyon almak). Bu şekilde, iki para birimi arasındaki faiz farkından kar elde edilir.


Örnek: Japon Yeni (JPY) genellikle düşük faiz oranlarına sahip olduğu için, yatırımcılar JPY ile borçlanır ve ABD Doları (USD) gibi daha yüksek faiz oranlarına sahip bir para birimine yatırım yapar. Örneğin, Japonya'da faiz oranı %0.1 iken, ABD'de faiz oranı %2 ise, yatırımcı bu faiz farkından kar elde etmeye çalışır.


Riskler: Carry trade stratejisinin riskleri arasında, para birimlerinin değerinde meydana gelebilecek dalgalanmalar ve faiz oranlarında beklenmedik değişiklikler bulunur. Eğer yatırım yapılan para birimi değer kaybederse veya borçlanılan para biriminin faiz oranı artarsa, yatırımcı zarar edebilir.


Likidite Riski: Piyasalarda likidite azalması durumunda, yatırımcılar pozisyonlarını kapatmakta zorlanabilirler. Bu da carry trade işlemlerinin likidite riskine maruz kalmasına neden olabilir.


Kaldıraç Kullanımı: Carry trade işlemlerinde genellikle kaldıraç kullanılır, bu da potansiyel karı artırırken aynı zamanda riskleri de artırır.


Carry trade stratejisi, uzun vadeli yatırımcılar için cazip olabilir ancak piyasa hareketlerinden kaynaklanan risklerin dikkatle yönetilmesi gerekir. Stratejinin başarılı olması için yatırımcının faiz oranları ve döviz kurları hakkında bilgi sahibi olması ve piyasa trendlerini yakından takip etmesi önemlidir.

Borsada Likidite ne anlama gelir? Alım satım kararlarını nasıl etkiler?



Borsada likidite, bir varlığın piyasada hızlı bir şekilde ve değerinden büyük bir sapma olmaksızın alınıp satılabilme kolaylığı anlamına gelir. Likidite, bir hisse senedinin veya başka bir yatırım aracının ne kadar kolay ve hızlı nakde çevrilebileceğini gösterir.


Likiditenin Özellikleri ve Alım Satım Kararlarına Etkisi:


Alım Satım Hacmi: Yüksek likidite, genellikle yüksek alım satım hacmi ile ilişkilidir. Hacmin yüksek olduğu piyasalarda, alıcı ve satıcı sayısı fazla olduğu için işlem yaparken fiyatlar büyük ölçüde değişmez. Bu, yatırımcılar için daha öngörülebilir bir piyasa anlamına gelir.


Fiyat Dengesizliği: Likiditesi düşük olan varlıkların alım ve satımında fiyatlar arasında büyük farklar (spread) olabilir. Bu da alım satım yaparken maliyetleri artırabilir ve kararı zorlaştırabilir.


Hızlı İşlem Yapabilme: Yüksek likidite, yatırımcıların hızlı bir şekilde işlem yapabilmesini sağlar. Özellikle anlık piyasa hareketlerinden faydalanmak isteyen yatırımcılar için likidite büyük bir avantajdır.


Fiyat Stabilitesi: Likiditesi yüksek piyasalarda fiyatlar genellikle daha stabildir. Büyük işlemler bile fiyat üzerinde fazla etkili olmayabilir. Bu, yatırımcıların risklerini daha iyi yönetebilmelerine olanak tanır.


Volatilite: Düşük likidite, genellikle daha yüksek volatilite ile ilişkilidir. Yani, düşük likiditeli piyasalarda fiyatlar daha oynak olabilir ve ani değişimler gösterebilir. Bu, özellikle kısa vadeli yatırımcılar için riskli olabilir.


Stratejik Kararlar: Likidite durumu, yatırımcıların stratejik kararlarını doğrudan etkileyebilir. Örneğin, büyük miktarda alım veya satım yapmayı planlayan bir yatırımcı, yüksek likiditeli piyasalarda işlem yapmayı tercih edebilir.


Özetle, likidite, bir varlığın ne kadar hızlı ve maliyetsiz bir şekilde alınıp satılabileceğini belirler. Yüksek likidite, genellikle daha düşük işlem maliyetleri, daha stabil fiyatlar ve daha az risk anlamına gelir. Bu nedenle, yatırımcılar alım satım kararlarını verirken piyasanın likidite durumunu dikkate almalıdır.


Örnek verir misin?


Tabii, likiditenin nasıl çalıştığını ve alım satım kararlarını nasıl etkilediğini daha iyi anlamak için bazı örnekler üzerinden gidelim.


1. Borsa İstanbul'da Likidite

Borsa İstanbul (BIST) gibi büyük bir borsada işlem gören hisse senetleri genellikle yüksek likiditeye sahiptir. Örneğin, BIST 30 endeksine dahil olan büyük şirketlerin hisseleri (örneğin, Akbank, Garanti BBVA) çok sayıda alıcı ve satıcıya sahiptir. Bu nedenle, bu hisselerde hızlı bir şekilde işlem yapmak mümkündür ve alım satım spread'leri düşüktür.


Örnek Durum:

Bir yatırımcı Akbank hisselerini satın almak istiyor. Akbank hisseleri yüksek likiditeye sahip olduğu için, yatırımcı hızlı bir şekilde alım yapabilir ve satmak istediğinde de kolayca satış gerçekleştirebilir. Fiyatlar genellikle dar bir bantta hareket eder ve yatırımcılar için öngörülebilirlik sağlar.


2. Az Likiditeli Hisseler

Borsa İstanbul'da daha küçük şirketlerin hisseleri veya daha az bilinen şirketlerin hisseleri genellikle daha düşük likiditeye sahiptir. Bu hisselerde alıcı ve satıcı sayısı daha azdır ve büyük miktarlarda işlem yapmak fiyatlarda büyük dalgalanmalara neden olabilir.


Örnek Durum:

Bir yatırımcı, BIST'te işlem gören küçük bir şirketin hisselerini satın almak istiyor. Bu şirketin hisseleri düşük likiditeye sahip olduğu için, yatırımcı hisse senedini alırken veya satarken fiyatlar daha geniş bir aralıkta hareket edebilir. Satış yapmak istediğinde, istediği fiyattan hızlı bir şekilde alıcı bulamayabilir ve fiyatı düşürmek zorunda kalabilir.


3. Döviz Piyasasında Likidite

Forex piyasasında, ana para birimleri (USD, EUR, JPY gibi) genellikle çok yüksek likiditeye sahiptir. Bu piyasalar 24 saat açıktır ve dünya genelinde çok sayıda katılımcı vardır, bu nedenle hızlı ve düşük maliyetli işlemler yapmak mümkündür.


Örnek Durum:

Bir yatırımcı, EUR/USD döviz çiftinde işlem yapmak istiyor. EUR/USD çifti, forex piyasasında en likit döviz çiftlerinden biridir. Bu yatırımcı, düşük spread'ler ile hızlı bir şekilde alım veya satım yapabilir ve piyasa hareketlerinden anında faydalanabilir.


4. Kripto Para Piyasasında Likidite

Kripto para piyasasında, Bitcoin (BTC) ve Ethereum (ETH) gibi büyük kripto paralar genellikle yüksek likiditeye sahiptir. Ancak, daha az bilinen altcoin'ler düşük likiditeye sahip olabilir ve bu da alım satım sırasında büyük fiyat dalgalanmalarına neden olabilir.


Örnek Durum:

Bir yatırımcı, Bitcoin satın almak istiyor. Bitcoin, kripto para piyasasında en likit varlıklardan biridir. Yatırımcı, Bitcoin'i hızlı bir şekilde satın alabilir ve satmak istediğinde kolayca alıcı bulabilir. Ancak, aynı yatırımcı daha az bilinen bir altcoin almak istediğinde, bu altcoin'in düşük likiditesi nedeniyle daha büyük spread'lerle karşılaşabilir ve alım satım işlemleri sırasında fiyat dalgalanmaları yaşayabilir.


Bu örnekler, likiditenin yatırımcılar için neden önemli olduğunu ve alım satım kararlarını nasıl etkilediğini göstermektedir. Yüksek likidite, işlemlerin hızlı, maliyetsiz ve öngörülebilir bir şekilde yapılmasını sağlarken, düşük likidite daha fazla risk ve maliyet anlamına gelebilir.








Darvas'ın Kutu Teorisi (Darvas Box Theory) nedir? Örnek bir senaryo verir misin? (Borsadan 2 Milyon Dolar Kazanan Dansçı)

 



Darvas'ın Kutu Teorisi (Darvas Box Theory), yatırımcı ve dansçı Nicolas Darvas tarafından geliştirilen ve hisse senedi fiyatlarının belirli bir aralık içinde hareket ettiğini varsayan bir teknik analiz yöntemidir. Bu teori, fiyat hareketlerinin belirli kutular (box) veya aralıklar içinde oluştuğunu ve bu kutuların kırılmasıyla yeni bir trendin başlayabileceğini öne sürer.


Darvas'ın Kutu Teorisi'nin temel prensipleri şunlardır:


Kutuların Oluşumu: Darvas, hisse senedi fiyatlarının belirli bir süre boyunca belirli bir aralıkta (kutu) hareket ettiğini gözlemler. Bu aralık, fiyatların belirli bir yüksek ve düşük seviyede sıkıştığı dönemleri temsil eder.


Kırılma ve Alım/Satım Sinyalleri: Bir hisse senedi fiyatı kutunun üst sınırını kırdığında, Darvas bunu bir alım sinyali olarak değerlendirir. Benzer şekilde, fiyat kutunun alt sınırını kırdığında ise bir satım sinyali olarak kabul edilir.


Takip Eden Durdurma (Trailing Stop): Darvas, hisse senedi fiyatı kutunun üst sınırını kırdığında alım yapar ve fiyat hareketini takip eden bir durdurma seviyesi belirler. Bu, yatırımcının kazançlarını korumasına ve olası zararları sınırlamasına yardımcı olur.


Hacim Analizi: Darvas, fiyat hareketlerini analiz ederken işlem hacmini de dikkate alır. Hacimdeki artışlar, fiyat hareketlerinin doğruluğunu ve gücünü teyit edebilir.


Darvas'ın Kutu Teorisi, özellikle trend takip eden yatırımcılar tarafından kullanılır ve hisse senedi piyasalarında belirli dönemlerde başarılı sonuçlar verebilir. Bu teori, piyasa hareketlerini basit ama etkili bir şekilde analiz etmek için geliştirilmiştir ve Nicolas Darvas'ın kendi yatırımlarında önemli başarılar elde etmesine yardımcı olmuştur.



Örnek bir senaryo verir misin?


Tabii, Darvas'ın Kutu Teorisi'nin nasıl uygulandığını anlamak için örnek bir senaryo üzerinden gidelim:


Senaryo:

Bir yatırımcı, ABC şirketinin hisse senetleri ile ilgileniyor ve Darvas'ın Kutu Teorisi'ni kullanarak bu hisse senedine yatırım yapmayı planlıyor.


Adım 1: Fiyat Hareketlerini İzleme

Yatırımcı, ABC hisse senedinin fiyat hareketlerini bir süre izliyor ve şu aralıkları belirliyor:


Hisse senedinin yüksek fiyatı: 50 TL

Hisse senedinin düşük fiyatı: 45 TL

Bu aralık, kutunun sınırlarını oluşturuyor: Üst sınır 50 TL, alt sınır 45 TL.


Adım 2: Kutu Kırılması ve Alım Sinyali

Bir süre sonra, ABC hisse senedinin fiyatı 50 TL üst sınırını kırarak 52 TL'ye yükseliyor. Bu, Darvas'ın Kutu Teorisi'ne göre bir alım sinyali olarak değerlendirilir. Yatırımcı, bu noktada hisse senedini 52 TL'den satın alır.


Adım 3: Takip Eden Durdurma Seviyesi Belirleme

Yatırımcı, hisse senedini satın aldıktan sonra, takip eden durdurma seviyesini belirler. Örneğin, durdurma seviyesini 48 TL olarak ayarlar. Bu, hisse senedinin fiyatı belirli bir seviyenin altına düşerse, zararı sınırlamak için hisse senedini satacağı seviyedir.


Adım 4: Fiyat Hareketlerini İzleme ve Kâr Gerçekleştirme

Hisse senedinin fiyatı artmaya devam ederse, yatırımcı takip eden durdurma seviyesini yükseltir. Örneğin, hisse senedi fiyatı 60 TL'ye çıkarsa, durdurma seviyesini 55 TL'ye yükseltebilir.


Adım 5: Kutu Oluşumu ve Satım Sinyali

Yatırımcı, yeni bir kutunun oluşumunu izler. Diyelim ki, fiyat 60 TL ile 70 TL arasında hareket etmeye başlar. Eğer fiyat 70 TL üst sınırını kırarsa, yatırımcı pozisyonunu korur. Ancak, fiyat 60 TL alt sınırını kırarsa, bu bir satım sinyali olarak değerlendirilir ve yatırımcı hisse senedini satar.


Özet:

Yatırımcı, ABC hisse senedini 52 TL'den satın aldı.

Fiyat hareketlerini izleyerek takip eden durdurma seviyesini ayarladı.

Fiyat 70 TL üst sınırını kıramaz ve 60 TL altına düşerse, yatırımcı hisse senedini satar ve kârını veya zararını realize eder.

Bu senaryo, Darvas'ın Kutu Teorisi'nin nasıl uygulanabileceğini ve yatırımcının fiyat hareketlerine göre nasıl alım ve satım kararları alabileceğini göstermektedir.


Hacim önemli miydi?

Evet, hacim (volume) Darvas'ın Kutu Teorisi'nde önemli bir rol oynar. Hacim, bir hisse senedinin alınıp satıldığı toplam miktarı ifade eder ve fiyat hareketlerinin gücünü ve doğruluğunu teyit etmek için kullanılır. Hacim analizi, yatırımcıların fiyat kırılmalarının ne kadar güçlü ve güvenilir olduğunu değerlendirmelerine yardımcı olabilir.


Hacimin Rolü

Kırılma Gücünü Teyit Etme: Bir hisse senedinin fiyatı kutunun üst sınırını kırdığında, bu kırılmanın yüksek hacimle desteklenmesi önemlidir. Yüksek hacim, birçok yatırımcının bu fiyat hareketine katıldığını ve kırılmanın güçlü olduğunu gösterir. Düşük hacimle gerçekleşen kırılmalar ise zayıf ve geçici olabilir.


Trend Devamlılığını Onaylama: Hacim, bir fiyat hareketinin devam edip etmeyeceğini belirlemek için kullanılır. Artan hacim, yeni bir trendin başladığını ve bu trendin devam edebileceğini gösterir. Azalan hacim ise trendin zayıfladığına ve tersine dönme olasılığının arttığına işaret edebilir.


Yanlış Kırılmaları Eleme: Hacim analizi, yanlış kırılmaları (false breakouts) belirlemek için kullanılır. Eğer fiyat, kutunun üst sınırını düşük hacimle kırarsa, bu kırılma güvenilir olmayabilir ve yatırımcıyı yanıltabilir. Yüksek hacimle desteklenen kırılmalar ise daha güvenilirdir.


Örnekle Açıklama

Önceki senaryoyu hacim analizi ile genişletelim:


Senaryo:

Bir yatırımcı, ABC şirketinin hisse senetlerini izliyor ve kutu sınırlarını belirliyor:


Kutu Üst Sınırı: 50 TL

Kutu Alt Sınırı: 45 TL

Fiyat 50 TL'yi kırarak 52 TL'ye çıkıyor, ancak yatırımcı bu kırılmanın yüksek hacimle desteklenip desteklenmediğini kontrol ediyor.


Hacim Analizi:

Yüksek Hacim: Eğer kırılma yüksek hacimle (örneğin, ortalama günlük işlem hacminin üzerinde) gerçekleştiyse, yatırımcı bu kırılmanın güçlü olduğuna inanır ve 52 TL'den hisse senedini alır.


Düşük Hacim: Eğer kırılma düşük hacimle gerçekleştiyse, yatırımcı bu kırılmanın zayıf olduğunu ve fiyatın tekrar kutu içine dönebileceğini düşünerek alım yapmaktan kaçınır.


Devam Eden Hacim İzleme: Yatırımcı, fiyat hareketlerini ve hacmi izlemeye devam eder. Eğer fiyat artmaya devam ederken hacim de artıyorsa, bu trendin gücünü teyit eder. Hacim düşüyorsa, trendin zayıfladığına dair bir uyarı olarak kabul edilebilir.


Özet:

Hacim, Darvas'ın Kutu Teorisi'nde kritik bir bileşendir ve fiyat hareketlerinin gücünü ve doğruluğunu teyit etmek için kullanılır. Yatırımcılar, fiyat kırılmalarını değerlendirirken hacim analizini de dikkate alarak daha bilinçli alım ve satım kararları alabilirler.

Darvas Kutusu; Bir dansçıya $2.000.000 kazandıran Borsa Stratejisi

 



Borsada hacim ne anlama gelir? Yüksek hacimli bir işlemde sert düşüşler, yükselişler ve sabitlik olabilir mi?

 Borsada hacim ne anlama gelir?



Borsada hacim, belirli bir zaman diliminde alınıp satılan menkul kıymetlerin (örneğin hisse senetleri, tahviller, emtialar) toplam sayısını ifade eder. Hacim, piyasanın ne kadar aktif olduğunu ve belirli bir menkul kıymetin ne kadar ilgi gördüğünü gösterir. Yüksek hacim, genellikle o menkul kıymete olan talebin arttığını veya azaldığını, dolayısıyla fiyat değişimlerinin daha olası olduğunu gösterebilir. Düşük hacim ise menkul kıymetin daha az ilgi gördüğünü ve fiyat değişimlerinin daha az olası olduğunu gösterebilir.


Hacim, yatırımcılar için önemli bir göstergedir çünkü fiyat hareketlerinin gücünü ve doğruluğunu teyit etmekte kullanılabilir. Örneğin, yüksek hacimle birlikte gelen bir fiyat artışı, daha güçlü bir trendin işareti olarak kabul edilebilir. Öte yandan, düşük hacimle gelen bir fiyat artışı daha zayıf ve geçici bir hareket olarak görülebilir.


Borsada hacim, genellikle günlük olarak raporlanır ve birçok yatırım platformunda grafikler ve analizler aracılığıyla takip edilebilir.


Yüksek hacimli bir işlemde sert düşüşler olabilir mi?


Evet, yüksek hacimli bir işlemde sert düşüşler olabilir. Yüksek hacim, bir menkul kıymete olan yoğun ilgiyi ve aktif alım-satımı ifade eder. Ancak bu ilgi her zaman olumlu bir yönde olmak zorunda değildir. Yüksek hacimli işlemler, büyük miktarda satış emirleriyle de gerçekleşebilir ve bu da menkul kıymetin fiyatında sert düşüşlere neden olabilir. İşte bu duruma neden olabilecek bazı faktörler:


Kâr Realizasyonu: Yatırımcılar, bir menkul kıymetin fiyatı belirli bir seviyeye ulaştığında kârlarını realize etmek isteyebilirler. Bu durumda büyük miktarda satış emirleri verilir ve bu da fiyatın düşmesine neden olabilir.


Kötü Haberler veya Olaylar: Şirketle ilgili olumsuz haberler (örneğin, finansal performansının kötüleşmesi, yönetim değişiklikleri, hukuki sorunlar) veya genel ekonomik olaylar, yatırımcıların hızla satış yapmasına yol açabilir. Bu durumda da yüksek hacimli satışlar, sert düşüşlere neden olabilir.


Piyasa Düzeltmeleri: Borsada genel bir düzeltme veya ayı piyasası döneminde, yatırımcılar portföylerini yeniden dengelemek isteyebilirler. Bu da menkul kıymetlerde yüksek hacimli satışlara ve sert fiyat düşüşlerine yol açabilir.


Likidite Sorunları: Bazen piyasa yapıcıların veya büyük yatırımcıların likidite sağlama kapasiteleri sınırlı olabilir. Büyük satış emirleri geldiğinde, likidite yetersizliği nedeniyle fiyatlar hızla düşebilir.


Yüksek hacim, genellikle piyasada önemli bir hareketin habercisi olabilir. Ancak bu hareketin yönü, hacmin kaynağına ve piyasa dinamiklerine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Yatırımcılar, hacim ve fiyat hareketlerini birlikte değerlendirerek daha bilinçli kararlar alabilirler.


Sert yükseliş olabilir mi?


Evet, yüksek hacimli işlemler sırasında sert yükselişler de olabilir. Yüksek hacim, genellikle piyasada güçlü bir ilginin ve aktif alım-satımın işaretidir. Bu ilgi pozitif yönde olduğunda, yani yoğun alım emirleriyle karşılaşıldığında, menkul kıymetin fiyatında hızlı ve sert bir yükseliş gözlenebilir. İşte bu duruma neden olabilecek bazı faktörler:


Olumlu Haberler veya Olaylar: Bir şirketle ilgili olumlu haberler (örneğin, güçlü finansal sonuçlar, yeni bir ürün lansmanı, stratejik bir ortaklık) veya genel ekonomik gelişmeler, yatırımcıların alım yapmasına yol açabilir. Bu durumda yüksek hacimli alımlar, fiyatın hızla yükselmesine neden olabilir.


Spekülasyon: Piyasada yayılan söylentiler veya beklentiler, yatırımcıların hızlı bir şekilde alım yapmasına yol açabilir. Bu tür durumlar, genellikle yüksek hacimle birlikte ani fiyat artışlarına neden olabilir.


Teknik Faktörler: Belirli teknik analiz seviyelerinin kırılması (örneğin, direnç seviyelerinin aşılması) yatırımcıların alım yapmasına yol açabilir. Teknik seviyelerin yüksek hacimle aşılması, genellikle sert fiyat hareketlerine neden olur.


Likidite Sağlayıcıların Rolü: Piyasa yapıcılar veya büyük yatırımcılar, belirli bir menkul kıymete yoğun alım ilgisi gösterdiğinde, bu durum fiyatı hızla yukarı çekebilir.


Kısa Pozisyon Kapanmaları (Short Squeeze): Kısa pozisyon açmış yatırımcılar, fiyatın hızla yükselmesi durumunda zararlarını minimize etmek için pozisyonlarını kapatmak zorunda kalabilirler. Bu da alım baskısını artırarak fiyatın daha da hızlı yükselmesine neden olabilir.


Yüksek hacimle gerçekleşen sert yükselişler, yatırımcılar için önemli fırsatlar sunabilir ancak bu tür hareketlerin sürdürülebilirliği konusunda dikkatli olunmalıdır. Ani ve büyük fiyat hareketleri, genellikle yüksek volatilite ile birlikte gelir ve bu da riskleri artırabilir. Bu nedenle yatırımcılar, yüksek hacimli sert yükselişlerin nedenlerini ve piyasa dinamiklerini dikkatle analiz etmelidirler.


Sabit kalabilir mi?


Evet, yüksek hacimli işlemler sırasında bir menkul kıymetin fiyatı sabit kalabilir. Bu durum, alım ve satım emirlerinin dengede olduğu veya piyasada belirli bir fiyat seviyesinde konsolidasyonun yaşandığı durumlarda meydana gelebilir. İşte bu duruma neden olabilecek bazı faktörler:


Denge Durumu: Piyasada belirli bir fiyat seviyesinde alıcı ve satıcıların dengede olduğu durumlarda, yüksek hacim olsa bile fiyat önemli bir değişiklik göstermeyebilir. Bu, alım ve satım baskılarının birbirini dengelediği anlamına gelir.


Konsolidasyon: Piyasa oyuncuları belirli bir fiyat seviyesinde kararlarını gözden geçirip yeni bir yön belirlemeden önce bir duraksama yaşayabilirler. Bu dönemde hacim yüksek olsa bile fiyat dar bir aralıkta sabit kalabilir. Konsolidasyon dönemleri, genellikle bir fiyat hareketi öncesinde görülen bekleme ve birikim aşamalarıdır.


Likidite Sağlayıcılar: Piyasa yapıcılar ve büyük yatırımcılar, belirli bir fiyat seviyesinde işlem hacmini artırarak fiyatın belirli bir aralıkta kalmasını sağlayabilirler. Bu, piyasadaki likiditeyi ve fiyat istikrarını korumak amacıyla yapılabilir.


Haber ve Bilgi Beklentisi: Piyasalar, önemli ekonomik veriler, şirket raporları veya politika açıklamaları gibi kritik bilgileri beklerken yüksek hacimle birlikte fiyat hareketleri sınırlı kalabilir. Yatırımcılar, belirsizlik durumlarında genellikle mevcut pozisyonlarını korur ve büyük fiyat hareketlerinden kaçınırlar.


Algoritmik ve HFT İşlemleri: Algoritmik ticaret ve yüksek frekanslı işlemler (HFT), büyük miktarda işlem hacmi yaratabilir, ancak bu işlemler genellikle çok kısa süreler içinde gerçekleştirilir ve fiyat üzerinde belirgin bir etkisi olmayabilir.


Bu durumlar, yüksek hacimli işlemler sırasında fiyatın sabit kalabileceğini gösterir. Piyasada yüksek hacimli ama sabit fiyatlı dönemler, genellikle gelecekteki olası fiyat hareketlerinin habercisi olabilir ve yatırımcılar tarafından dikkatle izlenmelidir.

Manşet ve Çekirdek enflasyonu ne demek?

 Manşet enflasyonu, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) gibi geniş bir ürün ve hizmet sepeti üzerinden hesaplanan genel enflasyon oranını ifade eder. Bu terim, gıda ve enerji gibi daha volatil (dalgalanmalara açık) kalemleri de içeren geniş kapsamlı enflasyon ölçümünü tanımlar. Manşet enflasyonu, bir ekonomideki genel fiyat seviyelerinin zaman içindeki değişimini izlemek için kullanılır ve genellikle merkez bankaları ve hükümetler tarafından para politikalarının belirlenmesinde dikkate alınır.



Manşet enflasyonu, çekirdek enflasyon ile karşılaştırılır. Çekirdek enflasyon, gıda ve enerji gibi volatil fiyatlara sahip kalemler hariç tutularak hesaplanır ve bu sayede daha istikrarlı bir enflasyon ölçüsü sunar. Manşet enflasyonu ise tüm kalemleri içerdiği için daha geniş bir perspektif sağlar ve fiyatlardaki ani değişikliklere karşı daha duyarlıdır.






Ekonomik Görünüm - Ekonomi Politikalarında Yaklaşımlar | 9 Mayıs 2024

 



Finansal piyasalarda işlem yaparken davranışsal önyargılar ve çareleri



Finansal piyasalarda işlem yaparken karşılaşılan davranışsal önyargılar, yatırımcıların karar verme süreçlerini etkileyebilir ve genellikle suboptimal (en iyi olmayan) kararlar alınmasına neden olur. Bu önyargılar bilinçaltında kök salmış ve genellikle mantıksız olan eğilimlerdir. İşte en yaygın bazı davranışsal önyargılar ve bu önyargıları yönetmek için kullanılabilecek stratejiler:


Kendine Aşırı Güven Önyargısı (Overconfidence Bias):

Tanım: Yatırımcıların kendi bilgi ve yeteneklerine aşırı güvenmeleri ve bu durumun piyasa koşulları veya olasılıklar hakkında gerçekçi bir değerlendirme yapmalarını engellemesi.

Çözüm: Kendi kararlarınızı gözden geçirin ve objektif bir ikinci görüş alın. Karar verme süreçlerinizi ve geçmiş işlemlerinizi düzenli olarak değerlendirin.

Çapa Atma Önyargısı (Anchoring Bias):

Tanım: Yatırımcılar, karar verirken ilk aldıkları bilgiye (çapa) fazla önem verirler.

Çözüm: Çeşitli kaynaklardan bilgi toplayın ve kararlarınızı sadece ilk elde ettiğiniz bilgilere dayandırmaktan kaçının. Çeşitli görüş ve analizleri değerlendirin.

Kayıp Aversion (Kayıptan Kaçınma) Önyargısı:

Tanım: Yatırımcılar, elde edecekleri kardan ziyade, olası kayıplardan daha fazla endişe duyarlar.

Çözüm: Risk yönetimi stratejileri geliştirin, kayıplarınızı sınırlayacak stop-loss emirleri kullanın ve yatırımlarınızı çeşitlendirin.

Onay Yanlılığı (Confirmation Bias):

Tanım: Yatırımcılar, kendi inançlarına uyan bilgileri arar ve dikkate alırken, bu inançlara aykırı olan bilgileri görmezden gelir veya küçümser.

Çözüm: Bilinçli olarak karşıt görüşleri araştırın ve dikkate alın. Yatırım kararlarınızı desteklemek için hem olumlu hem de olumsuz kanıtları göz önünde bulundurun.

Duygusal Yatırım (Emotional Investing):

Tanım: Yatırımlar kişisel duygular veya 'bağırsak hissi' ile yapılır.

Çözüm: Duygusal tepkilerden kaçınmak için disiplinli bir yatırım planı ve strateji geliştirin. Duygularınızı kontrol altında tutun ve her işlemde mantıklı düşünmeye çalışın.

Sürü Davranışı (Herd Behavior):

Tanım: Yatırımcılar, diğer yatırımcıların eylemlerini taklit ederek, genel piyasa eğilimlerini izler.

Çözüm: Bağımsız araştırma yapın ve yatırımlarınızda kendi analizlerinize güvenin. Piyasa eğilimlerini takip etmek yerine, kendi yatırım hedeflerinize ve risk toleransınıza odaklanın.

Bu önyargılarla başa çıkmanın anahtarı, sürekli öğrenme ve kendini geliştirme, objektif karar verme süreçlerinin benimsenmesi ve duygusal tepkiler ve etkiler üzerinde kontrol sağlama çabalarıdır. İşte bu süreci desteklemek için ek öneriler:


Dönüş Noktası Yanılgısı (Gambler's Fallacy):

Tanım: Bir olayın bir süre boyunca tekrar etmesinin ardından, karşıt bir sonucun meydana gelme olasılığının arttığına dair yanılgı.

Çözüm: Her yatırım fırsatını bağımsız olarak değerlendirin. Geçmiş olayların, gelecekte benzer olaylar üzerinde doğrudan bir etkisi olmayacağını kabul edin.

Statükoya Bağlılık Önyargısı (Status Quo Bias):

Tanım: Yatırımcılar, mevcut durumu korumaya yönelik bir eğilim gösterirler ve değişiklik yapmaktan çekinirler.

Çözüm: Yatırımlarınızı düzenli olarak gözden geçirin ve piyasa koşulları veya kişisel hedeflerinizdeki değişikliklere göre ayarlama yapmaya açık olun.

Uzun Vadeli Hedeflerden Sapma:

Tanım: Kısa vadeli piyasa hareketlerine aşırı tepki göstermek, uzun vadeli yatırım hedeflerinden sapmanıza neden olabilir.

Çözüm: Uzun vadeli yatırım hedeflerinizi belirleyin ve bu hedeflere ulaşmak için stratejik bir plan oluşturun. Piyasa dalgalanmalarına karşı dayanıklı olun ve uzun vadeli perspektifi koruyun.

İyimserlik Yanılgısı:

Tanım: Yatırımcılar genellikle olumsuz sonuçları görmezden gelme eğilimindedirler ve sadece olumlu senaryolara odaklanırlar.

Çözüm: Olası riskleri ve kötü senaryoları da hesaba katın. Olumsuz durumlar için acil durum planları hazırlayarak, risk yönetimini iyileştirin.

Bu önyargıları tanımak ve anlamak, onları yönetmenin ilk adımıdır. Daha iyi finansal kararlar almanızı sağlamak için, bu davranışsal eğilimlerin üstesinden gelmek ve nesnel bir bakış açısıyla yatırım yapmak önemlidir. Bu süreçte disiplinli olmak, düzenli eğitim ve kendini geliştirme, ve zaman zaman profesyonel bir danışmandan yardım almak faydalı olabilir.


Finansal piyasalarda davranışsal önyargılarla başa çıkarken son derece dikkatli olmak gerekir. İşte bu süreci daha da desteklemek için ilave yöntemler ve düşünceler:


Duygusal Bağlılık Önyargısı:

Tanım: Yatırımcılar, belli hisse senetleri veya varlıklarla duygusal bir bağ kurabilirler, özellikle de uzun süre boyunca ellerinde tuttukları ya da onlara geçmişte iyi getiri sağlamış olanlarla.

Çözüm: Yatırımlarınızı objektif bir şekilde değerlendirin. Duygusal bağlarınızı göz önünde bulundurarak, yatırım kararlarınızda gerçekçi ve rasyonel olmaya çalışın.

Sınırlı Dikkat Önyargısı:

Tanım: Yatırımcılar sıklıkla fazla miktarda bilgiyle karşı karşıya kaldıklarında önemli detayları gözden kaçırabilirler.

Çözüm: Bilgi akışını yönetin ve önemli bilgileri belirlemek için etkili filtreleme teknikleri kullanın. Gereksiz bilgileri elemek için önceliklerinizi netleştirin.

Gelecek Görme Yanılgısı:

Tanım: Yatırımcılar, geçmişteki olayları hatırlarken, bunların gelecekteki olaylar üzerindeki etkilerini abartma eğilimindedir.

Çözüm: Geçmiş verilere dayanarak karar verirken, bu verilerin sınırlılıklarını ve geçerliliğini değerlendirin. Geleceği tahmin etme yeteneğinizin sınırlı olduğunu kabul edin ve çok çeşitli senaryoları değerlendirin.

Framing Efekti (Çerçeveleme Etkisi):

Tanım: Kararlar, sorunun nasıl sunulduğuna (çerçevelendiğine) bağlı olarak değişebilir.

Çözüm: Kararlarınızı almadan önce, farklı açılardan ve çerçevelerden durumu değerlendirin. Objektiflik sağlamak için alternatif çerçeveleri dikkate alın.

Zamana Duyarlılık Önyargısı:

Tanım: Yatırımcılar, uzun vadeli getirilere göre, kısa vadeli getirilere daha fazla ağırlık verebilirler.

Çözüm: Uzun vadeli hedeflerinize odaklanın ve kısa vadeli dalgalanmalardan etkilenmemeye çalışın. Sabırlı olun ve büyük resmi gözetin.

Bu yöntemler, yatırımcıların daha sağlıklı finansal kararlar almasına yardımcı olabilir. Unutulmamalıdır ki, finansal piyasalardaki başarı, hem psikolojik hem de teknik yetkinlik gerektirir. Bu nedenle, sürekli öğrenme ve adaptasyon finansal başarının anahtarlarındandır. Profesyonel danışmanlık almak da bazen gerekli olabilir.

TOPRAQ Tarım Teknolojileri’nin Çiftçinin Faydasına Yönelik Hedefleri | Toprağın İzinden



60 Yatırım Kitabından Çıkardığım 10 Ders Doç. Dr. Serkan Ünal



Borsada 100 Kat Kazanmanın Sırrı | Yatırım İpuçları

 



Ekonomim

BorsaGündem.com

Ntv Son Dakika

Ntv Ekonomi

Ntv Para


© Tüm Hakları Saklıdır